25 Ocak 2009 Pazar

Kına Gecesi'nde Ne Yersiniz?

Bu resmi Sultanahmet'e yaptığım bir pazar gezisinde çekmiştim. Kına gecelerinde giyilen yerel kıyafetlerden birinin sokağın köşesindeki terkedilmiş havası hoşuma gitmişti. Çektiğim resimlere bakarken "Kına gecesi nerden gelir?Neden yapılır?Acaba kına gecelerinde yenilmesi adet olan şeyler var mıdır?" diye düşünmeye başladım. İnternet üzerinden küçük bir araştırma yaptım ve yalnızca kına gecesinde ne yendiğini değil; sözde, nişanda, gerdek gecesinde ne yendiğinden bahseden bir makale buldum. Ben bloguma yalnızca kına gecesi ile ilgili bölümü ekledim, gerisi için kaynak olarak kullandığım bu bloga bir göz atın lütfen.

Kına Gecesinde Ne Yenir?*

"Kına gecesinde yemek ikramının ağır bastığı görülmektedir. Bu yemekler; pilav, et yemekleri, nohutlu hamur çorbası, peksimet, haşhaşlı pide, tatlılar ise lokma, koz helva, zerde, sütlaç, helvadır.
Ağız tatlılığı için şeker ikram edilen yörelerimiz olduğu gibi fındık, fıstık ve meyve ikram edilen yörelerimiz de vardır. İzmir’de gelinin başında nöbet şekeri, Zonguldak, Devrek’de ekmek kırılır, orada bulunanlara dağıtılır. Bazı yörelerimizde nişanda yapılan bu gelenek kına gecesinde de aynı amaçla yapılmaktadır."


*Kaynak: www.turkish-cusine.org

26 Aralık 2008 Cuma

Antik Yunanda Afrodizyak Yiyecekler

Antik Yunanda, belkide günümüzde denemeye pek de meraklı olmayacağımız farklı yiyecek ve içecekler afrodizyak olarak kabul ediliyordu. Tıpkı şarabın içine konan peynir ve sarmısak ya da soğan kökü gibi. Günümüzde bunlara olan rağbet (!) pek fazla olmasada, kendi döneminde libido üstündeki olumlu etkilerinden dolayı rağbet oldukça fazlaydı.



İyi, güzel, hoşta peki bu afrodizyak nedir diye sorarsanız, afrodizyak cinsel istek uyandıran yada arttıran şeyler (hap, yiyecek, baharat vs gibi) olarak kabul edilir. Afrodizyak kelimesi "Afrodit" kelimesinden gelir ve Afrodit (Romalılar için Venüs) Yunanlıların güzellik ve aşk tanrıçasıdır.




Antik zamanlardan beri, bazı yiyeceklerin cinsel gücü ve arzuyu arttırdığına inanılır. Sokrates'in bir erkeği yaşlanıncaya kadar cinsel sağlığını ve gücünü koruyabilmesi için mercimek yemeyi önerdiği söylenir. Aristoteles'in de bu nasihata uyarak mercimekleri safran ile pişirdiği ise başka bir söylenti. Kimilerinin enginarın hem afrodizyak olduğunu hem de erkek çocuk doğurmayı garantilediğine inandıkları da bilinir.
Dönemin Afrodizyak olduğu kabul edilen yiyeceklerden bazıları ise şunlardı:

Yenilebilir soğanlar kökleri, sarmısak, pırasa, mantar, kurusoğan

Peki nane?


Hipokrat, sıksık nane yendiğinde vücudun yorulduğunu ve sperm kalitesinin düştüğüne inanıyordu. Öte yandan Aristoteles'in Büyük İskender'e askerlerine nane çayı vermemesini önerdiği, nanenin kuvvetli bir afrodizyak olduğuna inandığı söylenir.

21 Aralık 2008 Pazar

Yenilesi Çiçekler

Çiçeklerin mutfaktaki kullanımları yüz yıllar öncesine kadar gitsede ilk defa M.Ö. 140'lı yıllarda kullanıldıklarına dair yazılı belgeler ortaya çıkmıştır. Farklı kültürler geleneksel yemeklerine çiçekleri farklı şekillerde iliştirmişlerdir. Örneğin ortadoğu mutfağında sarı zambak tohumları sıklıkla kullanılırken, Romalılar ebegümeci, gül ve menekşeleri kulladılar. İspanyollar ve İtalyanlar kabak çiçeğinin dolmasını, Hintliler ise gül yapraklarını bir çok yemek tarifinde halen kullanmaktadırlar. Türkler Gül reçeli ve güllü lokum, Çinliler ise yasemin çayını sıklıkla tüketiyorlar.

Fransız kalsik bir "yeşil" likör türü olan "Chantreuse" içindeki karanfil bu likörün püf noktalarından biri. Hindiba ise, İncil'de bahsedilen acı bitkilerden yalnızca birtanesi.

Bu kadar çiçekten sonra bende keklerime, muffinlerime vs. farklı bir aroma eklemek istiyorum diyorsanız aşağıda verdiğim tarifi deneyebilirsiniz. Yalnızca tarifinizdeki sade tereyağını, aynı miktarda çiçekli tereyağı ile değiştirmeniz yeterli olacaktır. Yenilebilir tüm çiçeklerin İngilizce listesi için bu linke bakabilirsiniz.

*Çiçekli Tereyağı:

8 Çorba Kaşığı Yenilebilir Çiçek; gül, lavanta, menekşe... gibi.

250 gr. Tuzsuz Tereyağı (oda ısısında)

Çiçekleri ince ince kıyın.Bir kapta tereyağı ile kıyılmış çiçekleri iyice karıştırın. Kabın üstünü bir streçle sardıktan sonra oda ısısında 1 saat boyunca dinlenmeye bırakın. Daha sonra bu karışımı buz dolabına kaldırıp bir kaç gün boyunca tatların iyice demlenmesine izin verin. Bu aşamadan sonra tereyağını buzdolabında 2 hafta boyunca veya derin dondurucuda 3 ay boyunca saklayabilirsiniz.

*Lütfen kullanacağınız çiçeklerin yenilebilir türden olmalarına ve herhangi bir kimyasal maddeye maruz kalmamış olmalarına dikkat edin. Eğer denemek istediğiniz çiçeklerin yenilebilir olduklarında emin değilseniz, bir aktara sorun veya kururtulmuş olanlarını aktarlardan temin edin. (eğer varsa)

26 Kasım 2008 Çarşamba

Tuz Değirmenindeki Lezzetin Sırrı Nedir?

Taze çekilmiş tuz, tıpkı taze çekilmiş karabiber gibi daha iyi midir?


Bu tam bir yanılsamadır. Tuzda,karabiberin aksine, öğütülünce buharlaşıp havaya karışacak yağ esansları yoktur. Tuz ne halde olursa olsun, sadece ve sadece sodyum klorürdür ve en ufak zerresi de en iri parçası da şekil ve boyut dışında tamamen aynıdır. Minik tuz değirmenlerini kullanmanın hoşluğu çok ince zerreler yerine iri kristal tanelerinin görünümü ve yemeğin üstüne iri parçacıklar halinde serpiştirilerek dişe gelen tuzun tadındandır. Yoksa ne kadar taze çekilmiş olduğunun hiç bir önemi yoktur.

23 Kasım 2008 Pazar

Kanlı Et Mi?

Az pişmiş et yerken akan kırmızı sıvı gerçekten kan mıdır?

Hayır, sığır etinin kanı daha kasaba bile ulaşmadan damarlarından akıltığı için tabağınızda kestiğiniz etten yayılan aslında kan değildir. Sığırın kaslarında bulunan miyoglobin nedeniyle et çiğ iken kırmızı renktedir. Yani az pişmiş etten akan sıvı yalnızca etin miyoglobin içeren kendi suyudur, kan değildir.

Peki miyoglobin ne işe yarar derseniz; kas hareket emri aldığında hemen kullanıma hazır olmak üzere, oksijeni kaslarda depolar. Miyoglobinde tıpkı kana rengini veren hemoglobin gibi pişirilince kahverengine döner. Bu yüzden pişmiş et grimsi-kahverengi bir görünüm alır.